11 Mart 2012 Pazar

Sonsuz AŞk mı?

Kalbimin boşluğundan mı nefsimin zayıflığından mı bilemedim ama hakk'a olan arayışım aşk'a olan sadakatim sevgiye olan inancım hep kalbimi yangın yerine çevirdi. Bazen melankoli halindeyken bazen şehvet dolu bir halde ibadet ederken Yalnızlığımı Mevlana ve Şems'e olan sevgimle geçirirken bazen de dünyanın binbir türlü güzelliklerine kaptırırken buluyorum. Nefis bu!! bazen o gunün Kahraman kiziyla çılgınlar gibi seks yapmak isterken bazen bir ezan sesiyle aşka gelip koşa koşa buz gibi suyla abdest almaya giden bedenimin bu dünyalık ihtiyaclarını karşılarken ruhsal açlığımı da unutmamam gerektiğini düşünüyor ve uyguluyorum.. Bazen bu düşüncelerde hep takılı kalsamda insan olmamın verdigi hatalara açık olamamin gayet normal olduğu düşüncesi baskın gelince rahatlıyorum.
Ama şunu da biliyorum Mevlana her türlü kimya, cebir ve ilahiyat yonden donanımlı olsada hep bir Hakk'a olan aşk ile yanmak istemiştir. Öte yandan dunyayı gezen Şems ise edindiği bilgileri anlatmak istediği aşk ile yanan dünyada son gorevinin kendisine ayna olabilecek birinin artık karşısına çıkması icin Hakk'a dua eden Şems'in Rumi ile buluşması ilahi Aşk'in ne kadar buyuk olabileceğinin göstergesidir.
Sonuc mü kendimi anlatabildim mı bilmiyorum ama arıyorum aşk'in her türlüsünü arıyorum. Tek bildigim ister hayatı mı paylaşabilecek kadarı olsun ister hayatımı adayabilecegim kadar olsun bulamadım. Sabır sabır sabır
Şems'in dokuzuncu kuralı:
Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp Gül'ü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması icin zaman gerekir.
Başka söze ne hacet?