22 Şubat 2011 Salı

kalemlerim:))

Masamda 104 adet kalem var. Bunun yarısının 13 eksiği tükenmez…
yok yok normal değil bu… hep hocalarımın yüzünden!!! direk söyle kurtul arkadaş…
En başta yazması çok zevkliydi de üstünü karalamalar, işlemler, amaçsız şekiller, rakamlar, kalpler, sevdiğin kızın kabartma desenli isimleri, aşk sözcükleri, tebessümler, ama sonra baktım yazımı ben bile okuyamıyorum:))
Ama hiç biri o kadar masum olmadı:( hiç biri safca yazılmış, türkçeyi katleden anıların yazıldığı defterimin yerini alamaz…
Dün 1 saat boyunca lisede yazdıklarımı okudum…Aşk’ı sevgiyi arkadaşlığı ilk telefonumu aldığım günü, karne günü, okuldan kaçıp eğlendiğim ogünler…
Ne kadar temizdi, dünya da herşey dört dörtlük ve tek ben vardım.
Tüm sorunlar aşılmış yarın sinemaya kız arkadaşımı götürmek için bilet parası bulmak tek derdim di:))
Yaşadığım ergenlik buhranları, ayrılık acısı, o kadar sinirle yazmışım ki karalamışım tüm sayfayı:))
Çok duygulandım, engel olamadım o saflığıma, tutamadım göz yaşlarımı…
Çünkü hala o gün duyduğum saf sevgiye inanıyorum…
Ağlarken sayfada yazılanlara mı ağlıyordum yoksa kendi durumuma mı? bilemedim!!
Bildiğim tek şey büyüdüğüm dü:((
hiç bir şey öyle eskisi gibi temiz olmayacaktı!!!
Ama şundan eminim o saf sevgi bende hiç azalmadı:))

19 Ocak 2011 Çarşamba

kendim-ce...

Kimse kimseyi çözemezmiş!!!
okadar derine inemez miş!!!
Doğru mudur bu? Aşklar sevgiler hep yüzeysel çözümlemeler sonucunda mı başlar hiç mi derine inecek cesaret yoktur insanlarda? zamanla mı inilir?
çözemedim zaten, çözmek için gerekli olan veriler yoktu elde. Ne veriye ihtiyaç duyulur ne de derine inmeye…
Zaten bu yokuşu tırmanmak yerine aşağı kaymayı öğrenmeli… gerekirse zirveden daha uzağa gitmeli. Çünkü uzaktan daha net görürsün bazen. Öyle bir nokta görürsün ki çok zor olanı basite indirger…
Aslında korkularımızdan öte bir şey değil bu…
Çünkü korkumuz daha derine indiğimizde bulacağımız kişiyle alakalı…
çünkü biliriz ki korktuğumuzda sığınacağımız tek yer kendimizdir…
ve yine biliriz ki kimse kimseyi çözemez ve o kadar derine inemez.
ya karşılaşırsa kendisiyle
işte o riski alamaz…
ne kadarı sahte ne kadarı gerçek bilinmez ama
tek bildiğim aşk’ta o derinliğin içindeki şüphe kaybolur, kaybolan şüpheyle beraber içini kaplayan heyecan tek gerçeğe dönüşür oda güvendir… işte o güven seni çözer ve derine inmeni sağlar…
bunu yazmamı sağlayan ve kedime bile cevabı öğreten arkadaşa selam olsun:)

16 Ocak 2011 Pazar

hüzünlü çarşamba!!!

-anladım
-bulamadım
-hani nerde resimlerimiz?
-bir sinirle attım onları!!!
-unuttum dedim!!!
-rüyalar var dedin!
-denk gelmez dedim
-olasılıkları yıktın.
seni anlatan tüm yüklemlerim bir deprem yaratıyor!!!
Pazartesi nerde kaldı?
Salı kimin koynunda?
Ya kalbim???
Kimin yastığının altında?
artık çıkar şunu…