19 Ocak 2011 Çarşamba

kendim-ce...

Kimse kimseyi çözemezmiş!!!
okadar derine inemez miş!!!
Doğru mudur bu? Aşklar sevgiler hep yüzeysel çözümlemeler sonucunda mı başlar hiç mi derine inecek cesaret yoktur insanlarda? zamanla mı inilir?
çözemedim zaten, çözmek için gerekli olan veriler yoktu elde. Ne veriye ihtiyaç duyulur ne de derine inmeye…
Zaten bu yokuşu tırmanmak yerine aşağı kaymayı öğrenmeli… gerekirse zirveden daha uzağa gitmeli. Çünkü uzaktan daha net görürsün bazen. Öyle bir nokta görürsün ki çok zor olanı basite indirger…
Aslında korkularımızdan öte bir şey değil bu…
Çünkü korkumuz daha derine indiğimizde bulacağımız kişiyle alakalı…
çünkü biliriz ki korktuğumuzda sığınacağımız tek yer kendimizdir…
ve yine biliriz ki kimse kimseyi çözemez ve o kadar derine inemez.
ya karşılaşırsa kendisiyle
işte o riski alamaz…
ne kadarı sahte ne kadarı gerçek bilinmez ama
tek bildiğim aşk’ta o derinliğin içindeki şüphe kaybolur, kaybolan şüpheyle beraber içini kaplayan heyecan tek gerçeğe dönüşür oda güvendir… işte o güven seni çözer ve derine inmeni sağlar…
bunu yazmamı sağlayan ve kedime bile cevabı öğreten arkadaşa selam olsun:)

16 Ocak 2011 Pazar

hüzünlü çarşamba!!!

-anladım
-bulamadım
-hani nerde resimlerimiz?
-bir sinirle attım onları!!!
-unuttum dedim!!!
-rüyalar var dedin!
-denk gelmez dedim
-olasılıkları yıktın.
seni anlatan tüm yüklemlerim bir deprem yaratıyor!!!
Pazartesi nerde kaldı?
Salı kimin koynunda?
Ya kalbim???
Kimin yastığının altında?
artık çıkar şunu…